19 Nisan 2024 Cuma
Gazeteciliğin kara günü – Faruk Bildirici yazdı

Gazeteciliğin kara günü – Faruk Bildirici yazdı

GAZETECİLİĞİN KARA GÜNÜ Berat Albayrak haberlerine önce de özel önem veriliyor, fotoğrafı bile özenle seçiliyordu. İstifa edince medya yöneticileri gece boyunca AA’yı beklediler, talimat gözlediler. Neden ve nasıl yazamadıklarını yazımda anlattım; Gazetecilik görevi yapabilseydi, Berat Albayrak’ın istifası sürpriz olmayacaktı! Çünkü anlaşılan bazı ekonomi yazar/muhabirleri Albayrak-Ağbal kavgasını önceden biliyormuş! Ama yazılmadı ya da yazılamadı. Aynı şekilde AKP’deki iç kavgalar da yazılamıyor!

Haberciliğin kriterleri değişti bu ülkede. Yaygın medyanın gelişmelere “haber değeri” açısından baktığı dönemler geride kaldı. Gazeteler, haber televizyonları ve internet sitelerinde haber yapmadan önce en sık sorulan soru, “Anadolu Ajansı geçti mi?” ve “İletişim Başkanlığı’ndan bilgi geldi mi?” soruları.

     Muhabirler izledikleri bir konuşmanın, törenin haberini bile kendileri yazmak yerine Anadolu Ajansı’ndan kopyalıyor. Ya da Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın hazırlayacağı metni aynen alıp yayına veriyorlar. Belki biraz özetleme, kısaltma o kadar. Çoğu kez başlıkları, arabaşlıkları bile aynı oluyor.

     Anadolu Ajansı muhabirleri de maalesef “Basın ve Halkla İlişkiler Memurları” gibi. Cumhurbaşkanlığı ve izledikleri bakanlıklarda bağımsız haber yapamıyorlar. Çoğu zaman ellerine hazır metin veriliyor. O olmazsa da yazdıkları metin izledikleri bakanlık ya da başka devlet birimi yetkilileri tarafından denetleniyor, düzenleniyor, ondan sonra AA haberi servise koyuyor.

       AA’nın foto muhabirleri de zaten “Cumhurbaşkanlığı özel fotoğrafçısı” gibi çalışıyor. Çektikleri fotoğraflar incelenip, seçildikten sonra ajans tarafından abonelere geçiliyor.

    Böyle olunca da AA’nın geçtiği haberler de tıpkı Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın hazırladıkları metinler gibi iktidar yanlısı medya yöneticilerinin nezdinde “sorun çıkarmayacak haber” haline geliyor. Çünkü bu devirde onaylanmamış haber yayımlamak -özellikle siyasi ve ekonomik konularda- iktidar medyasının gözde yöneticileri için bile riskli. Özel haber, atlatma haber çok daha tehlikeli.

    Muhabirler de başlarına bela almamak için çoğu zaman haber yazmak yerine ve Anadolu Ajansı’nı ve İletişim Başkanlığı’nı bekliyor. İzledikleri konularda bile oradan alıyorlar haberlerini.

   O zaman da iktidar propagandasını yapmayı içselleştiren, bunun heyecanını duyanlar dışında kalan muhabirlerin birim şeflerinin ve yazı işlerinin gazetecilik heyecanı öldü. Soru sorma ve haber atlatma heyecanı, merak duygusu kalmadı. Aralarında mesleğini gerektiği gibi icra edemeyen, engellenen, üzülen meslektaşlarım olduğunu biliyorum ama ne yazık ki, durum bu. Yaygın medyada gazetecilik reflekslerini öldürdüler.

    Damat haberleri zaten sakıncalıydı

   Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın istifası konusunda dün akşam yaşananlar da bu durumun doğal sonucu. Zaten son yıllarda Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak hakkındaki haberler, medya bürolarında en titizlenilen, en riskli görülen haberlerin başında geliyordu. Onaylanmamış haber asla girilmiyordu.

  Hatta aynı zamanda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın damadı olan Berat Albayrak’ın fotoğraflarına bile ayrı bir özen gösteriliyordu. Gülümseyen, güvenli ifadeler içeren fotoğrafları tercih ediliyordu. Aksi halde bu nedenle bile uyarı gelebiliyordu.

    Yaygın medyanın gazetelerinin, internet sitelerinin ve televizyonlarının dün akşam Berat Albayrak’ın istifası önce Instagram, ardından Twitter’a düşmesinden sonra yaşananların temel nedeni buydu.

     Berat Albayrak’ın istifa metni saat 19.17’de sosyal medyaya düştüğünde ilk anda gerçek mi sorusunun sorulması doğaldı. Gerekliydi de. Ama dakikalar geçtikçe yalanlama gelmedi ve doğru olma olasılığı giderek arttı. Nitekim Berat Albayrak’ın yerine bakanlığa getirileceği söylentisi çıkan İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali dakikalar içinde yalanladı bu iddiaları ve hemen konu kapandı.

     Albayrak’ın istifasıyla ilgili yalanlama gelmek bir yana ikinci saat içinde doğrulayan işaretler ortaya çıkmaya başladı. Albayrak’ın Twitter hesabındaki mesajlar silindi. Sonra da Grup Başkanvekili Mehmet Muş ve onunla kader birliği etmiş bazı bürokratlardan Albayrak’ın görevine devam etmesi dileğinde bulunan destek mesajları geldi. Berat Albayrak’ın hesabının “hacklendiği” ihtimali ortadan kalktı.

    Yayımlayabilirsiniz talimatı alamadılar

      O saatten itibaren gazetecilik açısından Albayrak’ın istifası haber değeri kazanmıştı, yayımlanması gerekiyordu. Sosyal medyanın ayağa kalkmış bütün Türkiye istifa haberiyle ilgili gelişmeleri merak ediyordu. Ama sadece Tele 1, Halk TV, KRT gibi haber kanalları, T24, Oda TV, Duvar, Diken, Ahval, Gerçek Gündem, Haber Alternatif, Medya Faresi gibi internet siteleri ve ANKA Ajansı yayımlayabildiler istifa haberini. Associated Press, Reuters ve AFP, BBC Türkçe, DW Türkçe, Independent Türkçe, Sputnik, Bloomberg gibi yayın organları da danışman, bürokrat gibi kaynaklardan doğrulatarak haber verdiler.

   CNN Türk, NTV, A Haber, Global, TGRT, Akit TV gibi kanallar, DHA ve İHA gibi ajanslar gece boyu suskun kaldılar. Habertürk’te Fatih Altaylı programın başında aktardı ama orada da haber olarak yayımlanmadı bu gelişme. Hürriyet, Sabah, Milliyet, Yeni Şafak, Akşam gibi iktidar yanlısı gazetelerin internet siteleri de görmezden geldi bu sarsıcı gelişmeyi…

    Yazamazlardı bu haberi. Çünkü AA haberi geçmemişti. Independent Türkçe’ye göre, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Anadolu Ajansı ve TRT’ye “bekleme” talimatı vermişti. AA geçmeyince diğerleri de yayımlayamadı. Gece boyunca İletişim Başkanlığı ve Saray çevreleri ile görüşüp “Yayımlayabilirsiniz” talimatı da alamadıkları için beklemekten başka bir şey yapamadılar.

      Gazeteciler görevini yapsaydı

    Üç maymun oyunu televizyonlar, internet siteleriyle sınırlı kalmadı, iktidarın kontrol altında tuttuğu basılı gazeteler de bugün istifa haberini veremedi. Sabah, Hürriyet, Milliyet, Akşam, Yeni Şafak, Takvim, Yeni Akit’te tek satır yoktu. Aradan saatler geçmesine ve bağımsız ve eleştirel mecralar ile sosyal medya sayesinde bütün Türkiye’nin, hatta dünyanın öğrendiği bir istifayı haber yapamadılar.

   İktidar medyasındaki tek istisna Türkiye gazetesiydi. Birinci sayfanın tepesinden yayımlamışlardı Berat Albayrak’ın istifasını. Nasıl olduysa yayımlama talimatı beklememişlerdi.

    Sözcü, Cumhuriyet, Birgün, Karar, Yeniçağ, Milli Gazete ve Gazete Pencere gazetelerinde ayrıntılı olarak yer alıyordu Berat Albayrak’ın istifası. Ancak dikkatimi çeken, Berat Albayrak ile Merkez Bankası Başkanlığı’na yeni atanan Naci Ağbal arasında birkaç yıl öncesine uzanan anlaşmazlık ve çekişmeden bahsedilmesiydi.

   Anladığım kadarıyla Albayrak ve Ağbal arasındaki çekişme, ekonomi yazar ve muhabirleri tarafından önceden biliniyordu. Kavganın zirveye çıkması onlar için çok da sürpriz olmamıştı.

   Ama burada bir gazetecilik sorunu var; gördüğüm kadarıyla bunlar yazılmadı. Albayrak ve Ağbal arasındaki anlaşmazlık geniş biçimde medyaya yansımadı. O yüzden de Albayrak’ın istifası, -tıpkı AKP içindeki kavgaların bilinip de yazılmaması gibi- dışarıdan bakan ve o kavgayı bilmeyenler için beklenmedik bir gelişme.

  Gazetecilik bu ülkede görevini yapsaydı, Albayrak’ın istifası bu kadar büyük bir sürpriz olmazdı.

    “Penguen medyası” masum kaldı

    CNN Türk, 2013 yılında Gezi eylemleri sırasında gelişmeleri aktarmak yerine Penguen belgeseli yayımladığı için eylemleri haber yapmayan medya kuruluşlarına “Penguen medyası” adı verilmişti. Şimdi görülüyor ki, medya o günlerden daha beter bir zapturapt altında.

   “Penguen medyası” o zaman kısa da olsa “haber” verebilmişti. Çok yetersizdi, yanlıydı ama görmezden gelmemişlerdi. “Penguen medyası” bunların yanında masum kaldı, şimdi tamamen yok saydılar. Bu medya kuruluşları yayımlamayınca istifa buharlaşacakmış gibi.

    Cumhurbaşkanlığı’nın 100 milyonlarca lira bütçeli İletişim Başkanlığı da fena çuvalladı. Haber yapılmasına izin vermeyerek, açıklama yapmayarak gece boyunca iletişimsiz kaldı. İletişim Başkanlığı’nın bu tavrı krizi daha da büyüttü

    Bu ülkenin muktedirlerinin yönetim krizi içinde olduğunu gözler önüne serdi. Bir de kontrol altındaki yaygın medyanın sefaletini, gazeteciliğe ihanetini çarpıcı biçimde gösterdi.

    Türkiye medya tarihinde eşi benzeri zor görülecek bir gün yaşadık. Gazetecilik adına utanılacak bir gün bugün…