29 Mart 2024 Cuma
Medyaradar kanıtlayamıyorsa özür dilemeli – Faruk Bildirici

Medyaradar kanıtlayamıyorsa özür dilemeli – Faruk Bildirici

Medyaradar, “Hürriyet muhabiri Dinçer Gökçe’nin şantaj yaptığı iddiasıyla 8 yıla kadar hapisle yargılandığını”nı yazdı. İşinden olan Gökçe, böyle bir dava olmadığını savunarak, yargıya başvurdu. Medyaradar davayı kanıtlayamıyorsa özür dilemeli.

Medyaradar’ın, “Hürriyet muhabirinden iş insanına olay şantaj!” başlıklı haberinde Hürriyet muhabiri Dinçer Gökçe hakkında şantaj yaptığı iddiasıyla 8 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldığı belirtiliyordu.

    Haberin ilk cümlesinde “Dinçer Gökçe’nin, 2014 yılında PKK örgüt üyeliğinden yargılanan iş insanı B.Y.’yi şantaj yaparak tehdit ettiği ve para istediği ortaya çıktı” deniliyor; iş insanının suç duyurusu üzerine dava açıldığı ve Gökçe’nin “kişisel verileri hukuka aykırı biçimde elde etmek, çıkar amaçlı kullanmak, şantaj, hakaret ve tehdit” suçlamasıyla yargılandığı ifade ediliyordu.

    Ayrıca haberde “Dinçer Gökçe’nin adının daha önce FETÖ ile anıldığı”, Türkiye gazetesi yazarı Cem Küçük’ün 2019’daki bir yazısında Gökçe hakkında “FETÖ’ye yardım ve yataklıktan 7.5 yıldan 15 yıla kadar ceza istemiyle dava açıldığını” yazdığı anımsatılıyordu.

     Medyaradar’da 24 Nisan 2022’de yayımlanan bu haber Medyatava, Yeniçağ, Yeni Akit, Sol Haber, Milli Gazete’nin de aralarında bulunduğu çok sayıda sitede de yayımlandı.

   Dinçer Gökçe bu haberden sonra, 10 yıldır çalışmakta olduğu Hürriyet’ten ayrılmak zorunda kaldı. Daha sonra hukuk mücadelesine başlayan Dinçer Gökçe, bu haberlere erişim engeli getirilmesi için başvurdu. Gaziosmanpaşa 2. Sulh Ceza Hâkimliği bu talebi “kişilik haklarının ihlal edilmediği” gerekçesiyle reddetti.

    Bunun üzerine Dinçer Gökçe, Medyaradar’ın Genel Yayın Yönetmeni Denizhan Erkoç hakkında suç duyurusunda bulundu ve tazminat davası açtı.

   “Böyle bir dava yok”

   Dinçer Gökçe, “Medya Ombudsmanı” olarak benden de işinden ayrılmasına katkısı olan bu haberi ve sonrasında yaşananları değerlendirmemi istedi. “Açık bir itibar suikastı olan bu haber gazetecilik hayatımda uğradığım en ağır saldırı oldu” diyen Dinçer Gökçe, özetle şu görüşleri dile getirdi:

     “24 Nisan’da haberin yayımlandığını görür görmez, Denizhan Erkoç ile temasa geçmeye çalıştım. Telefonlarıma yanıt vermeyince, WhatsApp ile iki mesaj gönderdim. İlgili mesajlarda, hakkımdaki haberin tamamen yalan olduğu bilgisi kendisine iletildi. Okuduğu halde dönmedi.

     Avukatlarım da aradılar. Sayın Erkoç, Av. Resul Özmen’e, haberinde geçen B. K. isimli iş insanı ile ilgili ‘Betül Y.2019/43045 Adana 22 Asliye’ şeklinde bir yanıt vermekle yetindi.

     Betül Y., 3 yıl önce Hürriyet’te haberini yaptığım bir kişi. Bu kişi, “Genç öğretmene inanılmaz suçlama” haberimde belirtildiği gibi bir iş insanı değil öğretmen. Haber sonrasında hakkımda bir şikâyette bulunmuş olması muhtemel. Ancak, bugüne kadar ne ifadem alındı ne savcılıktan bir talep oldu. E-Devlette de UYAP kayıtlarında hakkımda açılmış böyle bir dava görünmüyor. Ne Adana’da ne başka bir ilde açılmış bir ‘şantaj, tehdit’ türünde bir davam yok.”

    Dinçer Gökçe ayrıca “FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne bilerek isteyerek yardım ettiği” suçlamasıyla yargılandığı davada İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesi’nin beraat kararı verdiğini ve bu kararın kesinleştiğini ifade etti. Gökçe, mahkemenin 16 Ocak 2020 tarihli beraat kararı metnini ve 24 Haziran 2020 tarihli “Kesinleşme şerhi”ni de gönderdi.

    İki siteyle ilgili erişim engellemesi başvurusunu değerlendiren İstanbul Anadolu 4. Sulh Ceza Hâkimliği de “FETÖ’cü muhabir’, ‘FETÖ şantajı’ şeklinde ifadelerle talep edenin yargılanıp beraat kararı aldığı bir olayla ilgili hakkında haber yapılmaya devam edilmesinin basın ve ifade hürriyeti kapsamında değerlendirilemeyeceği” kararını vermiş.

   Haberde mahkemenin adı yok

   Öncelikle Dinçer Gökçe’nin başvurusunu Denizhan Erkoç’a da ilettim ve kendisine haberle ilgili sorular yönelttim. Ancak yanıt vermedi.

    İncelediğim haberde ilk dikkatimi çeken, Dinçer Gökçe hakkında dava açıldığı ifade edilmesine rağmen hangi mahkemede, dahası hangi kentte bu davanın açıldığının bile belirtilmemiş olmasıydı. Denizhan Erkoç’un, Dinçer Gökçe’nin avukatına söylediği kaydedilen “Betül Y.2019/43045 Adana 22 Asliye” bilgisi de haberde yok. Doğrulanmış böyle bir bilgi varsa haberde olmalıydı.

    Dahası, haberde şantaj yapıldığı belirtilen iş insanın adı ilk cümlede “B.Y.” ama birkaç cümle ilerde “B.K.” olarak belirtiliyor. İsim konusunda ikilik olması, Dinçer Gökçe’yi suçlayan kişinin “Genç öğretmene inanılmaz suçlama” haberinde adı geçen kişi olduğu görüşünü doğruluyor.

    Çünkü o haberde adı geçen “genç öğretmen” Betül K.’nın, evlenmekten son anda vazgeçerek nişanlısı Mehmet Y’yi dolandırdığı öne sürülüyor. Betül K. haberden sonra evlenerek, Mehmet Y.’nin soyadını almış olabilir.

   Ama bu durumda Medyaradar’ın “PKK örgüt üyeliğinden yargılanan iş insanına şantaj” iddiası yanlış çıkmış oluyor. Çünkü haberdeki kişi, bir öğretmen kadın ve suç duyurusunun PKK üyeliği ile ilgisi yok.

Haberin yanlışları eksikleri

     Medyaradar’ın haberini, Dinçer Gökçe’nin yazdıklarını, ilgili haberleri ve paylaşımları inceledikten sonra vardığım sonucu şu başlıklar altında sıralayabilirim:

     Dava dosyası şantaj malzemesi olur mu? Öncelikle Medyaradar’ın haberinin kurgusunda bir gariplik olduğunu belirtmeliyim. İş insanı B.Y. “PKK üyeliğinden yargılanıyor” ise “dava dosyaları, para transferleri ve örgütle ilgili dokümanların” bir gazetecinin eline geçmesi nasıl şantaj konusu olabilir? Nasıl olsa o belge ve bilgiler artık dava dosyasına girmiş!

     PKK üyeliği davası ne olmuş? – Dinçer Gökçe, iş insanına şantaj yaptıysa daha sonra o haberi yazmış mı yazmamış mı? Medyaradar’ın haberi bu soruyu da yanıtsız bırakıyor. İş insanı 2014’te yargılanıyor idiyse aradan geçen 8 yıl içinde bu davada karar verilmiş olması gerek. Haberde bu konuda bilgi yok. Dahası şantaj sonrasında Dinçer Gökçe haber yazmış mı, yazmamış mı ondan da bahsedilmiyor. Oysa Dinçer Gökçe’nin öğretmen B.K. (B.Y.) hakkında yazdığı haber Hürriyet’in internet sitesinde hâlâ duruyor.

     Ne zaman şantaj yapılmış? Medyaradar’ın haberinde Dinçer Gökçe’nin ne zaman şantaj girişiminde bulunduğu, iş insanının ne zaman suç duyurusunda bulunduğu hakkında açık bilgi verilmiyor. Bu olay, iş insanının yargılandığı kaydedilen 2014 yılında yaşandıysa zaten yargılamanın çoktan bitmiş olması gerekirdi. Kaldı ki, Dinçer Gökçe’nin, öğretmen B.K. hakkındaki haberi, 2019 yılında yayımlanmış.

    Dava hangi mahkemede? Medyaradar’ın haberinde Dinçer Gökçe ile ilgili davanın ne zaman, nerede açıldığı, yargılamanın hangi mahkemede olduğu da yazılmamış. Bir dava haberi yazılırken bu bilgilerin olması şarttır. En azından yargılamanın hangi mahkemede yapıldığı ve davanın hangi aşamada olduğu bilgisi adli haberlerin olmazsa olmazıdır. Medyaradar’ın haberinde bu bilgilerin hiçbiri yok.

   Dinçer Gökçe’nin görüşüne başvurulmamış- Şantaj gibi büyük bir suçlama yöneltilmesine rağmen Dinçer Gökçe’nin karşı görüşüne haberde yer verilmemesi de başka bir eksiklik. Kaldı ki, bir davadan söz ediliyorsa Dinçer Gökçe’nin savcılıkta ya da mahkemede verdiği ifadelerin haberde olması gerekirdi. Haberin yayımlanmasından sonra da cevap hakkı tanınmamış.

   Haberi yazan hükmü vermiş- Medyaradar’ın haberi başlığındaki “Hürriyet muhabirinden iş insanına olay şantaj” ifadesinden spottaki “Dinçer Gökçe’nin iş insanını şantaj yaparak tehdit ettiği ve para istediği ortaya çıktı” cümlesine kadar hüküm içeriyor. “İddia” diyerek bir suçlamayı aktarmak yerine haberde mahkeme kuruluyor ve Dinçer Gökçe kesin suçlu ilan ediliyor! Üstelik de hakkındaki davanın sürdüğü belirtilirken ilan ediliyor bu hüküm.

     Sonuç olarak, Medyaradar’ın Dinçer Gökçe hakkındaki haberi eksiklik ve yanlışlıklarla dolu; gazetecilik meslek etiği açısından sorunlu bir haber. Üstelik de Hürriyet’teki işinden olan Dinçer Gökçe’nin itirazına ve suç duyurusuna rağmen Medyaradar yönetimi, hâlâ haberi olduğu gibi yayında tutuyor.

      Medyaradar, -iddianame gibi bir belge ortaya koyarak dava açıldığını kanıtlamadığı ve haberdeki eksikler ile yanlışları gidermediği takdirde- Dinçer Gökçe’nin Hürriyet’ten uzaklaştırılmasına katkısı olan bu haberi düzeltmeli ve özür dilemeli…

     Ayrıca Dinçer Gökçe hakkında “FETÖ’ye yardım ve yataklık” suçlamasıyla dava açıldığını yazan Türkiye gazetesi yazarı Cem Küçük’ün de o davada beraat kararı verildiğini yazmak gibi bir sorumluluğu var. Benden hatırlatması…