18 Mayıs 2024 Cumartesi
EastMed imzalandı. Ama geleceği belirsiz

EastMed imzalandı. Ama geleceği belirsiz

EastMed doğal gaz boru hattı projesi, Yunanistan, Güney Kıbrıs ve İsrail arasında imzalandı. En az 10 milyar euroya mal olması beklenen projenin hayata geçmesine yönelik belirsizlikler bulunuyor.

Yunanistan Başbakanı Kyriakos Miçotakis, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu ve Güney Kıbrıs Cumhurbaşkanı Nikos Anastasiades Atina’da bir araya gelerek, EastMed Doğu Akdeniz doğal gaz boru hattı projesine ilişkin anlaşmayı imzaladılar. Benzer anlaşma Mısır ile de imzalanacak.

Yaklaşık bin 900 kilometre uzunluğundaki EastMed boru hattı, İsrail açıklarından çıkartılacak doğal gazın 2025 yılından itibaren Avrupa’ya ulaştırılmasını hedefliyor.

Türkiye ile Libya arasında 27 Kasım’da imzalanan “Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası,” Yunanistan ve Güney Kıbrıs başta olmak üzere birçok ülke tarafından tepkiyle karşılandı. Türkiye ile Libya arasındaki anlaşma Girit Adası’nın doğusunda kalan bölgenin iki ülke tarafından kontrol edilmesini öngörüyor. EastMed boru hattının tam da bu bölgeden geçmesi planlanıyor.

Projenin hayata geçirilmesine yönelik belirsizlikler var. Atina merkezli düşünce kuruluşu Yunan Enerji Forumu’ndan Aleks Lagakos, DW’nin konuya ilişkin sorularını cevapladı ve öncelikle projenin en az 10 milyar euroya mal olmasının beklendiğini hatırlatarak, maliyetin çok yüksek olduğuna vurgu yaptı. Lagakos, üç ülkenin projeyi onaylamasının EastMed’i hayata geçirecek sermayeye sahip oldukları anlamına gelmediğini belirterek, Avrupa’nın fosil yakıtların kullanımından vazgeçerek doğa dostu enerji kaynaklarına yatırım yaptığını, bu nedenle de projeye Avrupa Birliği’nin mali destek vermesinin beklenmediğini ifade etti. Lagakos, sonuçta projenin sadece “özel sermayenin desteği ile hayata geçirilebileceğini ve bunun da zor olduğunu” belirtti.

Peki bu proje, özel sermaye için cazip olur mu? Dünya pazarında doğal gaz sevkiyatı konusunda yeterince hizmet sunulduğuna işaret eden Yunan uzman bu projeye kuşkuyla yaklaşıyor. Lagakos, “Sıvılaştırılmış doğal gazı (LNG) deniz limanları üzerinden ithal etmeyi tercih eden müşterilerin sayısı artıyor. LNG’yi istediği zaman, esnek ve hesaplı bir şekilde tedarik edebilecek bir ülke neden uzun vadede boru hattı sevkiyatına bağlı olsun?” şeklinde konuştu.

Avrupa’ya doğal gaz taşıması planlanan boru hatlarından biri de TürkAkım olacak. Rus doğal gazını Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşıyacak boru hattının açılışının 8 Ocak’ta Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin tarafından yapılacak.

Bu arada EastMed boru hattı ile doğal gaz tedarik etmesi beklenen ülkeler arasında bulunan İtalya’nın hiçbir temsilcisinin Perşembe günü imza töreninde yer almaması dikkati çekti. Ancak İtalya Enerji Bakanı Stefano Patuanelli, Yunan mevkîdaşına gönderdiği mektupta, Roma’nın EastMed boru hattı projesini desteklediğini ve Avrupa Birliği içinde de projeye destek için çaba gösterdiğini ifade etti. İtalya’nın bu boru hattından doğal gaz tedarik edebilmesi için Yunanistan’ın İgumeniça limanından yeni bir hat inşa etmesi gerekiyor.

Türkiye tepkili

Bu arada Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy Yunanistan, İsrail ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nin EastMed doğal gaz boru hattının yapımını öngören prensip anlaşmasını imzalamasına tepki gösterdi.

EastMed projesine ilişkin anlaşmanın imzalanmasıyla ilgili olarak “Doğu Akdeniz’de en uzun kıyı şeridine sahip olan Türkiye’yi ve Kıbrıs Adası’nın doğal kaynakları üzerinde eşit haklara sahip olan Kıbrıs Türklerini yok sayan hiçbir proje başarılı olamayacaktır. Bu hususu bir kez daha uluslararası toplumun dikkatine getiriyoruz” dedi.

Aksoy sözlerine şöyle devam etti: “Doğu Akdeniz’de bulunan doğal kaynakların değerlendirilmesinde ve ülkemiz dahil Avrupa’daki tüketim pazarlarına iletilmesinde en ekonomik ve güvenli güzergah Türkiye’dir. Buna rağmen hem bize hem Kıbrıs Türklerine iş birliği kapılarının kapatılması, aslında bazı ülkelerin işbirliği yerine kısır siyasi hesaplar peşinde koştuğunun açık göstergesidir. Bu tür kirli hesapların geçmişte olduğu gibi gelecekte de tutmayacağını proje sahiplerine hatırlatırız.”