26 Nisan 2024 Cuma
‘Dost canlısı’ değil, başka türlü gazetecileriz…

‘Dost canlısı’ değil, başka türlü gazetecileriz…

Biz başka türlüyüz

Artık basın literatürümüze bir ifade daha girdi. ‘Dost Canlısı Gazeteciler’…

Biz onlara ‘yandaş’ diyorduk. ABD Başkanı Donald Trump ifadeyi duygusallaştırdı. Soruyu soracak olan gazeteciyi Erdoğan’ın belirlemesini istedi. İşi şansa bırakmadı.

Soruyu soran ise öyle ifadeler kullandı ki, Trump bile şaşırdı ve bu kadar da ‘dost canlısı olunmaz’ der gibi, “Gazeteci olduğunuza emin misiniz? Türkiye hükümeti için çalışmıyorsunuz değil mi?” karşılığını verdi.

ABD’nin kıdemli Beyaz Saray muhabiri Jonathan Karl, toplantıyı izleyen Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham’ın, ‘dost canlısı gazeteciler’ vurgulaması üzerine etrafındakilere, “Başka türlüsü kalmadı” diye tepki gösterdiğini yazdı.

Ayrıca Trump’ın ‘sadece dost canlısı’ gazetecilerden soru alınacağını söylemesi, Beyaz Saray muhabirlerinin tepkisini çekti. CNBC’nin Beyaz Saray muhabiri Christina Wilkie, Twitter’da yaptığı paylaşımda Türkiye’de cezaevinde bulunan gazeteci sayısını hatırlatırken, NBC muhabiri Kelly O’Donnell da “Bu, Türkiye ve dünyaya özgür basının önemine dair bir mesaj vermiyor” dedi. Kısaca basın özgürlüğü sorunu, ABD ziyaretinin göbeğine yerleşiverdi. ‘Dostlar’ utanmış mıdır bilinmez. Ama biz utandık.

Ben ise Senatör Graham’ın “Başka türlüsü kalmadı zaten” sözüne takıldım. Başka türlü medya var.  Ama bu medya Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın uçağına binemez, para verip Washington’a gidemez, Cumhurbaşkanı’nın yanına yaklaştırılmaz, soru sorabileceği ortamlara alınmaz, basın toplantılarına giremez, biraz yüzünü gösterse hiddete uğrar, biraz kalemini oynatsa yargının hışmına uğrar. İşte bu nedenle Graham ‘Başka türlüsü kalmadı zaten’ diyor. Ama söyleyelim ki Türkiye’de her şeye rağmen artık alternatif medya var.

Her şeye rağmen gazetecilik, habercilik yapıyor ve her şeye rağmen ilkelerden taviz vermeden ‘işini’ yapıyor. Görünürlüğü ise giderek artıyor. Çünkü milyonlarca paralarla satın alınan ya da aldırılan gazeteler artık satmıyor, TV’ler artık izlenmiyor. Herkes alternatif medya arayışında… İşte bu boşluk giderek doluyor. Bunlardan biri de bu yazının yazıldığı mecra…

Biat etmeyen yayın organlarının her türlü ablukaya alındığı, medyanın yüzde 90’ına yakınının hükümetin kontrolüne girdiği yeni medya düzeninde aykırı hiçbir sese yer verilmediği bir ortam var. İktidarın bülteni gibi çıkan yandaş basın var, başka deyişle ‘dost canlısı’ gazeteciler var.

Ancak, gazetecilikte dost ya da düşmanlık değil, sadece gazetecilik yapma gereği var. Ne dostsunuzdur, ne de düşman. Gazetecilik ilkeleri çerçevesinde görevinizi yapıp bilgi verirsiniz, analiz yaparsınız, haber yaparsınız, araştırma yaparsınız. Gazeteciliğin bu yönü, her zaman iktidarların tepkisine uğramıştır. Hep ‘dost’ olasınız istenmiştir.

Gelinen nokta da, ‘en karanlık’ dönem yaşanıyor. Basın özgürlüğünün olmadığı ülkeler sıralamasında 180 ülke içinde 157’ci ülkenin gazetecileriyiz. Bu nedenle ‘Başka türlüsü yok’ deniyor. Ama var.

Dost değiliz ama ‘başka türlü’yüz… Azımsanmayacak kadar da çokuz.  Alternatif medyayız ve varız.